Perşembe, Haziran 08, 2006

tek taşını kendi almış!


ben ilk baştan kıllanmıştım. nil karaibrahimgil'den herkes kadar nefret etmeyen biri olarak bu şarkıda ters olan bir şeyler olduğunu düşünmüştüm. buraya da yazmak istemiş, ama sonra üşenmiştim. diyecektim ki, madem maddi özgürlükten dem vurmak istiyor, niçin cipimi kendim aldım diye şarkı yazmamış? bu tek taş da neyin nesi diyecektim, yoksa carrie bradshaw'a özenmiş de kendi kendine evlenmeye mi karar vermiş? ya da artık orta yaş buhranları mı yaşıyor, fikirlerini gözden geçirip, pilav yapmanın, efendime söyleyeyim çocuk bakmanın o kadar da istemediği şeyler olmayabileceğini mi düşünüyor? sonuç itibariyle kendisi dünyanın kaç bucak olduğunu gezmiş görmüş özgür bir kadın, her istediğini düşünebilir.
ancak, işin rengi değişiyor, az sonra! evet, müsaadenizle cosmo'dan aldığımız bir haberi bildiriyoruz şimdi:
"bir kadının en iyi arkadaşı... yeryüzünün mucizesi... güç sembolü... ölümsüz aşkın ifadesi... tanrı'nın armağanı...
insanoğlu elması, bu ve benzeri pek çok tanımla anlatmaya çalıştı. bu yaz güney afrika'da başlayacak olan reklam kampanyasında ise pırlanta bambaşka bir kılığa giriyor. 'dünya kadınları sağ elinizi kaldırın' sloganıyla başlayan kampanyada bağımsız kadının kendine aldığı tek taşı, sağ elinin yüzük parmağına takması işleniyor. türkiye'de yaptığı 'pırlanta' şarkısıyla nil karaibrahimgil de bu akımın temsilcilerinden. o da 'tek taşımı kendim aldım, tek başıma kendim taktım' diyor şarkısında."
şimdi bu noktada hala "aa ne güzel, destek!" diyenleriniz var mı bilmem ama işte adı üstünde, reklam kampanyası. bildiğiniz gibi nil hanım kızımızın mesleği de reklamcılık. yani anlayacağınız kendisi feminist bir akımın temsilciliğini yapmıyor, güney afrika'daki elmas madenlerinin işletmecilerinin müşteri portföylerine bekar bağımsız kadınları da katma çabalarına yardımcı oluyor. bunu da iyilik olsun diye yapmıyor elbette. bu arada türk cosmo'sunun genel yayın yönetmeni güney afrika'ya davet edilerek onun da bu konu hakkında bir yazı kotarması sağlanıyor. evet evet, organize işler bunlar.
mazhar fuat özkan'ın sarı laleler şarkısının çıkışıyla istanbul büyükşehir belediyesi'nin lale devri hareketinin birbirine tesadüf etmesi şimdi ne kadar naif görünüyor, değil mi?