Cumartesi, Haziran 30, 2007

tuhaf bir çalışma alışkanlığım var. daha doğrusu en verimli çalışmalarımı hayatımın en sıkıntılı zamanlarında gerçekleştirebiliyorum. komik biçimde en rahatlamış, gevşemiş anlarımda depresyon belirtileri gösteriyorum. canım hiçbir şey yapmak istemiyor. böyle olunca da işe koyulabilmek için kendi sıkıntımı kendim yaratmak zorunda kalıyorum. işleri son ana bırakıyorum.

bir yandan ömrümden ömür götürse de, bu taktiğin bende işe yaradığı kesin. önemli kısmını akşamdan kalma vaziyette son gece hazırladığı ödevden alınması mümkün olan en yüksek notu almış birinin şımarıklığıyla yazıyorum bu satırları. bu zaferin verdiği gazla yapıp yapmamak konusunda kararsız olduğum ödevi de yapmaya karar verdim. zaten bundan alınabilecek en düşük notu alsam bile ortalamama fazla bir zeval gelmeyecek an itibariyle.

ama hemen başlayamam şimdi. önce biraz televizyon. hem buraya bunları da yazmam gerekti. yarın akşam çekeceğim acılar için şimdiden özür diliyorum kendimden.

not: budalacığım, akademik hayatının benim sorumluluğumda olan kısmını da kurtarmış oluyorum bu durumda. heheh.

Perşembe, Haziran 21, 2007

annemin bir babaannesi vardı. (kendi babaannemi hiç görmedim.) ben 15-16 yaşlarına gelene kadar da hayattaydı. zaman zaman kendisine bakıcılık etmem gerekirdi son zamanlarında. "karnım aç ama canım hiçbir şey yemek istemiyor," deyip dururdu. anlam veremezdim. şu anda kendisini daha iyi anlıyorum sanırım.

Çarşamba, Haziran 20, 2007

procrastination.

an itibariyle postkolonyal çeviri teorisi ve bu bağlamda cyrano de bergerac'ın türkçe çevirisinin cumhuriyet dönemi türkiye'sinin nasıl da bir metaforu haline gelmiş olduğu üzerine bir yazı kaleme alıyor olmam gerekli. ama görüldüğü gibi henüz konumu bile doğru dürüst tarif edemiyorum. onun yerine yanda görmüş olduğunuz -gerekli gereksiz- banner'ları yapıştırdım blog'uma. gerçi eğlenmedim değil yaparken. eğlendim.

Perşembe, Haziran 14, 2007

ayacıklarım.

çok sevdiğim ayakkabılarım bana kazık atıyor.
her biri başka yerden vuruyor.

Çarşamba, Haziran 06, 2007

ben sarhoşken herkes sarhoşmuş gibi oluyor ya, en çok onu seviyorum.
bu cümleyi yazmak da on dakikamı filan aldı. ama yazdım.