zihnimi meşgul tuttuğum sürece uykusuz olduğumu hissetmeyeceğime inandırmam gerek kendimi. günlük ortalama altı saat uykuyla hayatta kaldığım günler çok da uzak bir geçmişte kalmış sayılmaz. yapmam gereken işlerden bir liste de çıkarabilirim kaldı ki. üstelik bu üzülünecek değil sevinilecek bir şey olarak algılanmalı. uykuyu azaltmalı, yemeği azaltmalı, sigara çok ölümcül miktarlarda olmamalı, zihinsel faaliyet had safhaya ulaşmalı, bedensel harekete de zaman bulmaya uğraşmalı. tabii bütün bunların sonradan vazgeçilecek kararlar olmadığını da zaman gösterecek.
rüyaları yazmaya tekrar başlamak gerek, bir de uykuya dalmadan hemen önce insanın aklına süper fantastik şeyler geliyor, onları da akılda tutmanın bir yolunu bulmak gerek.
kurşunkalemle yazı yazmayı pek sevdiğimi defalarca belirtmiş olmalıyım. ama bitmeye inatla direnen bu defterde el yazım normalde olduğundan daha kötü. aslında gayet güzel bir el yazım var ama sanırım doğru kağıt ve doğru kalem birliteliklerinden daha güzel sonuçlar ortaya çıkıyor. bir de tabii doğru ruh hali faktörü önem kazanıyor arada.
bir de artık "kurgu" olayına girsem fena olmayabilir, bu yazdıklarım ben ünlü biri olursam günlük niteliğinde değer kazanabilir belki ama sadece bunları yazarak bir yere varamayacağımdan hiçbir anlam taşımayacaklar başka bir şay yazmazsam eğer. demem şudur ki, konusu filan belli olan öyküler, denemeler yazmamak için beni tutan şey ne ise onu bir an önce bulup defetmeliyim hayatımdan. üstelik artık teknik olanaksızlıklardan bahsedebileceğimi de sanmıyorum. hoş, teknik olanaksızlık olarak nitelendirdiğim şeyleri doldurulmayı bekleyen dizi dizi defter sayesinde de alt edebilirdim gayet.
her ne ise, artık konusu "yazamamak" olan sayfalar dolusu yazı yazmak yerine, yazı yazıyor olduğumdan bahsetmeyen yazılar yazmak daha akıllıca olacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder