Pazar, Temmuz 15, 2007

jerusalem.





kutsal topraklara yaptığımız ziyaret dini duygularımı canlandırmak bir yana dursun, din denilen kavramdan ne kadar uzakta durursam o kadar iyi olacağına kendimi bir kez daha ikna etmeme sebep oldu. (cümle olmadı, ama siz anladınız varsayıyorum.) el aksa'nın girişinde görevliler giysilerimizi beğenmedi, ki hazırlıklı gelmiş, yanımızda kendi başörtümüzü bile getirmiştik, pantolon üstüne giymemiz için uzun etekler verdiler. bir tanesi bir de etek üstüne çarşaf giydirmeye kalkıştı bana. itiraz edince "aren't you muslims" deyip bik bik etmeye başladılar. hadi len deyip yürüdük. mescidin içinden hatırladığım tek şey dayanılmaz ayak kokusu. kadınlar yanıma gelip tişörtümle başörtüm arasında kalan açıklığı, yürümekte zorluk çektiğim için kaldırdığım eteklerin altından görünen ayak bileklerimi filan kapatmaya çalıştılar. hayatta kendimi bu kadar rahatsız hissettiğim anlar azdır.

kendimi herhangi bir gruba bağlamak istemiyorum. prensipleri olan bir insan olmak istemiyorum. ama bu cümle bile, kendi içinde bir prensip bildiriyor. alın size mis gibi paradoks. "asla kavun yemem" derken bile bir tedirginlik duyuyorum. kurallar bu kadar sıkı olmamalı. arada kavun da yenebilir belki. ama şiddetin her türlüsüne karşıyım yürekten.

ama burası güzel bir şehir. dün film festivalinde iki gösterime katıldık. biri kısa animasyonlar toplu gösterimi, diğeri ise iç burkucu bir rus filmiydi. sinematek binası muhteşem güzellikte. ne yazık ki oraya giderken fotoğraf makinemi yanıma almayı unutmuşum. hala bunun acısını çekiyorum.

ne diyordum, evet, şehirsever bir kimseyim ben. kudüs'e gelmeden önceki günlerde kaldığımız şehir dışı kasabalarda bir noktadan sonra patlama noktasında sıkıldım. burada ise çok daha iyi hissetim kendimi. ne var ki, günlerdir iletişim kurmakta olduğum insanların en genci benden 15 yaş büyük. yaşıtlarımı özledim.

yarın sabah dönüş yolculuğu. bu kadar yeter. daha fazlası sıkar. gözlerimi kapatıp, topuklarımı birbirine vurarak tekrarlıyorum: there's no place like home, there's no place like home, there's no place like home.

Hiç yorum yok: